Kapadokya sırf peribacaları ve sıcak hava balonları ile değil birbiri ardına dizili vadileri ile de tanınır. Her biri kendine özgü topoğrafyaya sahip vadilerde bir zamanlar insanlar barındı, savaştı, üretti, inzivaya çekildi, ibadet etti… Bu gün tüm bu yaşanmışlığı gözler önüne seren Kapadokya vadilerinde keşfe çıkmak, meraklı gözler için paha biçilemez olsa gerek. Kapadokya’da bulunan onlarca vadi içerisinde Ihlara Vadisi, Paşabağları, Kızıl Vadi, Aşk Vadisi, Soğanlı Vadisi, Devrent Vadisi, Zemi Vadisi, Güllüdere Vadileri, Üzengi Vadisi gibi Zelve Vadisi de Kapadokya’nın öne çıkan vadileri arasındadır.
Zelve Vadisi Kapadokya bölgesinde bulunan iki açık hava müzesinden biri olma özelliği gösteriyor. Bir diğeri Göreme Açık Hava Müzesi’dir. Zelve Örenyeri, 9. ve 13. yüzyıllar arasında Histiyanların önemli yerleşim yerlerinden ve dini merkezlerinden biri idi. Rahiplere ilk dini seminerlerin burada verilmiş olması bakımından önem teşkil etmektedir. Yakın geçmişe kadar, Kapadokya’nın tarihi ile paralel olarak, çeşitli medeniyetler tarafınca yerleşim gördü. Kayadan oyma meskenler, yükseklerde kendini gösteren güvercinlikler, kilise ve manastırlar, cami, değirmen, iki vadiyi birbirine bağlayan uzun bir tünel ve Zelve’ye has peribacaları vadiyi Kapadokya’nın en özel, en görülesi yerleri arasında saymaya yetiyor.
Aktepe’nin en dik yamaçlarında Zelve
Ürgüp, Avanos, Göreme üçgeni içerisinde Aktepe Dağı, U harfini andırır halde, genişçe bir yer kaplamaktadır. Çavuşin köyü, Kızıl Vadi, Devrent Vadisi, Güllüdere Vadileri ve Paşabağları gibi Zelve Vadisi de Aktepe Dağı’nın eteklerinde uzanır. Aktepe, Zelve’ye biraz torpil yapmış ve bu U harfinin tam ortasına, en dik yamaçları olan kuzey yamaçlarına Zelve’yi sermiş. Kapadokya’daki peribacalarının en güzel hallerini, en yoğun şekilde Zelve Vadisi’nde görebilirsiniz. Burada bulunan peribacalarının gövdeleri geniştir ve uçları sivrilerek yükselir. Öyle ki bir zamanlar Anadolu’yu incelemekle görevlendirilen, Fransız gezgin Paul Lucas, peribacalarından “piramit evler” diye bahsetmiş.
Yaşam alanları ve diğer birimler, Kapadokya’nın her köşesinde olduğu gibi, Zelve Vadisi’nde de peribacalarının ve büyük kaya kütlelerinin içine oyularak oluşturulmuş. Troglodyte yaşam da denilen, mağara ve kayalara oyulmuş barınaklarda sürdürülen yaşam şekli, Zelve Vadisi’nde ne zaman başlamıştır bilinmiyor ama Kapadokya’nın çoğu noktasında halen devam etmektedir. 1954 yılında, güvenlik nedeniyle tamamen boşaltılana kadar, Zelve köyünde de devam etmekte idi. Şimdi bu köy sakinleri, buradan çok da uzakta olmayan, Ürgüp – Avanos karayolu üzerindeki Aktepe köyünde yaşamlarını devam ettiriyorlar. Zelve ise örenyeri olarak günlük ziyaretçiler ile yetiniyor.
Zelve bir değil, üç vadiden oluşuyor
Zelve, birbiri ile bağlantılı üç farklı vadiden oluşuyor. Giriş alanına göre en solda kalanı bu üç vadi arasından en küçüğü. Bu küçük vadi içinde pek çok yaşam alanı ve neredeyse bozulmadan korunmuş bir değirmen var. Değirmende seten denilen buğday öğütme taşı çok dikkat çekiyor. Seten biraz yabancı olsa da aynı işi gören “dibek taşı” kulaklara daha aşina gelecektir. Eskiden buğdayın kabuğunu soymak için dibek ya da soku denilen, içi oyuk taşlarda dövme işi yapılırdı. İnsanlar bu taşların etrafına dizilir, ellerindeki tokmağı, içinde buğday olan bu taşlara sırayla vururlardı. Kullanılmıyor olsalar da Kapadokya’daki eski evlerde bu taşları halen görebilirsiniz. Seten, sokunun daha gelişmiş hali. Sonraları bu iş insanlardan alınıp hayvanlara verilmiş. Bir hayvanın üstteki yuvarlak taşı döndürmesi ile altta bulunan, içi oyuk taştaki buğdayın dövülme işlemi gerçekleşiyormuş. Bu iki taş parçasından oluşan sisteme seten deniyor. Değirmen dışında Balıklı ve Üzümlü Kilisesi ve bir de şırahane bulunuyor vadi içerisinde.
Balıklı ve Üzümlü Kilisesi
Balıklı ve Üzümlü Kilisesi iki kısımdan oluşuyor. Duvarlarında yer alan balık ve üzüm kabartmalarından ötürü bu isimle anılıyor. Şapel bölümünün 10. yüzyıla, kilise bölümünün ise daha erken dönemlere tarihlendiği sanılıyor. Üç apsisli bu kilisenin kaya tavan ve duvarlarına oyulmuş haç motifleri ve diğer motifler ikonoklast dönemi işaret etmektedir. 28 yıllık bir duraklama ile 726’dan 843’e kadar sürmüş olan bu dönemde, ikonların var olan tüm tasvirlerine karşı çıkılmış ve bu tasvirler yerine, ikon içermeyen figürler resmedilmiş. Özellikle büyük haç motifleri; İsa, Meryem, Azizler ve Havarilerin yerini almış.
Kapadokya’nın bereketi güvercinler
Zelve Vadisi’nin ikinci vadisi ortada kalmaktadır ve üçüncü vadi ile arasında 30 metrelik bir tünel uzanır. Burada da çok sayıda yerleşim yeri ve Kutsal Haç kilisesi bulunuyor. Kilisenin iç kısımlarında kabartma haç motifleri, duvarlarında büyük nişler ve zemininde mezarlar görülüyor. Ana kapısının üzerinde ise çok zor okunabilen bir kitabe mevcut.
Eskiden insanların toplandığı köy meydanı ve köy camisi üçüncü vadide yer alıyor. Caminin mihrabı kayaya oyulmuş ve duvarları yöresel kesme taş kullanılarak, Osmanlı döneminde inşa edilmiş. Bu vadide, kubbeyi andıran bir kaya kütlesinin içine oyulmuş halde manastır ve bir de Direkli Kilise bulunmaktadır. Buradaki yerleşim alanı oldukça büyüktür. Ayrıca çok yüksek kayalara oyulmuş güvercinlikleri Zelve Vadisi’nde yoğun şekilde görebilirsiniz. Kapadokya’nın her noktasında karşılaşabileceğiniz bu güvercinliklerin yapımı genellikle 19. ve 20. yüzyılın başına tarihlenir ve çoğu dış cepheleri bereketi temsil eden süslemelerle donatılmıştır. Bir zamanlar Kapadokya güvercin cennetiydi. Bereketi bol güvercin gübresi toprağa can verirdi. Eskisi kadar olmasa da bu gün de güvercinler Kapadokya halkı için çok önemli.
Zelve Müzesi’ne girmeden önce, vadiye uyumlu bir şekilde etrafa yayılmış, birkaç günübirlik işletme göreceksiniz. Zelve’ye yaklaşırken gözleme kokularını almaya başlayabilirsiniz. Dilerseniz müze gezisi öncesi, dilerseniz sonrasında müze sınırları dışında kalan alanları da keşfedebilir, çardaklarda dinlenebilir, semaverde çayınızı içip, açık havada keyifli bir yemek yiyebilirsiniz. Yani, eğer zamanınız varsa, Zelve’de uzun uzadıya bir dinlenme ve keşfetme seansı yaşayabilirsiniz.
Zelve Örenyeri’ne giriş ücretlidir. Kapadokya’ya gelirken müzekartınızı yanınıza almayı unutmayın ya da gelir gelmez bir müzekart çıkartın. Zira Kapadokya, alabildiğine uzanan güzellikleri ile her adımda, korunmaya alınmış doğal ve kültürel değerler taşır. Sırf Nevşehir ili sınırlarında 5 müze, 14 örenyeri bulunmaktadır. Maksimum kredi kartınız varsa, mutlaka girişte müze görevlisine gösterin, önünüzdeki bir ay boyunca müzekart yerine geçecek, müzelere ve örenyerlerine ücretsiz giriş yapmanızı sağlayacaktır.
Zelve Vadisi Nerede?
Yan yana üç vadiden oluşan Zelve Vadisi, Ürgüp, Avanos ve Göreme üçgeni içerisinde yer alan Aktepe Dağı’nın, kuzeye bakan eteklerini kaplamaktadır. Vadi, bu dağın yamaçlarından Avanos tarafına doğru uzanır ve bu ilçenin sınırları içerisinde yer alır. Göreme kasabası, Çavuşin köyü ve Paşabağları’na çok yakın konumlanmıştır. Zelve Açık Hava Müzesi ve Zelve Örenyeri, Zelve Vadisi’nde bulunur.
Zelve Örenyeri Nerede? Zelve Örenyeri’ne Nasıl Gidilir?
Zelve Örenyeri, Zelve Açık Hava Müzesi olarak da bilinir. Doğal miras ve arkeolojik yapısı göz önüne alınarak, açık hava müzesi ilan edilmiştir. Zelve Vadisi’nin içerisinde yer almaktadır. Avanos ilçesi sınırları içerisinde kalan Zelve Örenyeri, Göreme – Avanos karayolundan, doğu yönüne doğru 2 kilometre içeride bulunur. Aynı güzergâhta bulunan Paşabağları’na bir kilometre uzaklıktadır.
Zelve Açık Hava Müzesi ya da Zelve Örenyeri’ne araç kiralayarak, taksi ile ya da şehir içi dolmuşları kullanarak ulaşabilirsiniz. Ancak bu bölgeye dolmuş seferleri her beldeden ve çok da sık gerçekleşmez. Bulunduğunuz konumun yakınlığına göre, örneğin Göreme ya da Çavuşin’de konaklıyorsanız, yürüyerek ya da kiralayabileceğiniz bir bisikletle de Zelve Örenyeri’ne keyifli bir ulaşım sağlayabilirsiniz. Tabi ki bunlar dışında, katılacağınız bir Kapadokya turu ile de Zelve Örenyeri’ni daha doğru ve detaylı şekilde tanıma imkânınız var. Kendi aracınız varsa, Zelve Açık Hava Müzesi’ne ulaşım için yukarıdaki haritadan yararlanabilirsiniz.